Prof. Dr. Ömür Günaldı

Baş Ağrılarının Tedavisinde Nöral Terapinin Rolü

Baş Ağrılarının Tedavisinde Nöral Terapinin Rolü

Baş ağrısı, insanların hayatları boyunca sıkça karşılaştıkları yaygın bir sağlık sorunudur. Baş ağrısı farklı sebeplerle ortaya çıkabilir ve şiddetine bağlı olarak günlük yaşamı olumsuz etkileyebilir. Kronik ve tekrarlayan baş ağrıları, yaşam kalitesini ciddi şekilde azaltabilir. Bu gibi durumlarda geleneksel tedavi yöntemleri etkili olmadığında veya ilaç kullanımı sınırlı kaldığında, alternatif tedavi yöntemlerine başvurulabilir. “Nöral terapi” bu alternatif yöntemlerden biri olup, “nöral tedavi” olarak da bilinmektedir. Bu makalede, baş ağrılarında “baş ağrısı nöral tedavi” yönteminin nasıl kullanıldığını ve bu tedavi yaklaşımının potansiyel yararlarını ele alacağız.

Nöral Tedavi Nedir?

“Nöral tedavi”, vücuttaki sinir sistemi üzerinde etkili olan bir tamamlayıcı tıp yöntemidir. Almanya’da geliştirilmiş olan bu tedavi yöntemi, vücudun kendi kendini iyileştirme mekanizmalarını harekete geçirmeyi amaçlar. Nöral tedavide, lokal anestezik ilaçlar (genellikle prokain veya lidokain gibi maddeler) sinir uçlarına, tetik noktalarına veya yara dokularına enjekte edilir. Bu enjeksiyonlar, vücut içindeki elektriksel iletim ve sinir sinyallerinin düzenlenmesine yardımcı olur. Sonuç olarak, nöral terapi ile ağrının azalması ve vücut fonksiyonlarının iyileşmesi hedeflenir.

Nöral Terapinin Baş Ağrılarında Kullanımı

Baş ağrısı, çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir; bunlar arasında stres, kas gerginliği, migren, sinüzit veya kafa travmaları gibi durumlar yer alır. “Baş ağrısı nöral tedavi” yöntemi, bu farklı nedenlere bağlı baş ağrılarını hafifletmek için etkili bir yaklaşım olabilir. Nöral terapi, baş ve boyun bölgesinde sinir dokuları üzerinde direkt olarak etki ederek ağrının kaynağına yönelik bir çözüm sunar.

“Nöral terapi” uygulaması sırasında, baş ve boyun bölgesindeki belirli sinir noktalarına veya tetik noktalarına lokal anestezik enjeksiyonlar yapılır. Bu enjeksiyonlar, sinir sisteminin daha düzgün çalışmasına katkıda bulunarak ağrı sinyallerinin beyne iletilmesini azaltabilir. Ayrıca, kasların gevşemesine ve kan dolaşımının iyileşmesine yardımcı olabilir, bu da baş ağrısının hafiflemesini sağlayabilir.

Baş Ağrısı Nöral Tedavi Yönteminin Faydaları

  1. İlaçsız Ağrı Kontrolü: Nöral terapi, baş ağrılarının tedavisinde kimyasal ilaç kullanımı gerektirmeyen bir seçenek sunar. Bazı baş ağrısı hastaları, ilaçlara karşı hassas olabilir veya ilaç kullanmaktan kaçınmak isteyebilir. Bu durumda, nöral tedavi etkili ve doğal bir alternatif sağlar.
  2. Hızlı Etki Gösterebilir: Nöral tedavi, özellikle gerilim tipi baş ağrılarında ve migren ataklarının önlenmesinde hızlı sonuçlar verebilir. Uygulanan enjeksiyonlar, ağrı sinyallerinin iletimini engelleyerek kısa sürede rahatlama sağlayabilir. Bu, özellikle akut baş ağrılarında büyük bir avantaj sunar.
  3. Kronik Baş Ağrıları Üzerinde Etkili Olabilir: Kronik baş ağrıları, uzun süre devam eden ve tekrarlayan ağrılar olarak tanımlanır. Bu tür ağrılar, geleneksel tedavi yöntemleriyle yeterince kontrol altına alınamayabilir. “Baş ağrısı nöral tedavi” yaklaşımı, düzenli seanslar halinde uygulandığında kronik ağrıların şiddetini azaltabilir ve atakların sıklığını düşürebilir.
  4. Bütüncül Tedavi Sağlar: Nöral terapi, sadece ağrının hissedildiği bölgeyi hedeflemekle kalmaz; aynı zamanda vücudun genel iyilik halini artırmaya yönelik bir etki sunar. Sinir sisteminin dengelenmesi, diğer sağlık sorunlarının da iyileşmesine katkıda bulunabilir. Bu sayede, baş ağrılarının altında yatan nedenlerin de tedavi edilmesi mümkün olabilir.

Nöral Tedavi Seansları Nasıl Gerçekleşir?

Nöral tedavi seansları genellikle 10-30 dakika arasında sürer ve belirli aralıklarla tekrarlanabilir. Seansların sayısı ve sıklığı, hastanın baş ağrısı tipi, ağrı sıklığı ve diğer sağlık durumlarına bağlı olarak kişiye özel olarak planlanır. Tedavi sırasında, doktor belirli enjeksiyon noktalarını seçer ve sinir sistemi üzerindeki etkili alanlara lokal anestezik enjekte eder. Bu enjeksiyonlar, sinirlerin elektriksel iletimini düzenlemeyi ve ağrı sinyallerinin iletimini kesmeyi amaçlar.

Tedavi sonrasında, enjeksiyon yapılan bölgelerde hafif bir ağrı, kızarıklık veya şişlik olabilir, ancak bu durumlar genellikle kısa süre içinde düzelir. Bazı hastalar nöral terapinin etkilerini ilk seanslardan itibaren hissederken, bazıları için birkaç seans gerekebilir.

Kimler Nöral Terapiden Faydalanabilir?

“Baş ağrısı nöral tedavi” yöntemi, özellikle ilaç tedavilerinin etkili olmadığı veya yan etkilerinin rahatsız edici olduğu durumlarda tercih edilebilir. Ayrıca, hamilelik döneminde baş ağrısı çeken kadınlar için ilaçsız bir alternatif olarak değerlendirilebilir. Ancak, nöral terapi her hasta için uygun olmayabilir. Özellikle lokal anesteziklere alerjisi olanlar, ciddi kalp rahatsızlıkları olanlar veya enfeksiyon riski taşıyanlar bu tedaviye başlamadan önce doktorlarına danışmalıdır.

Nöral Tedavinin Yan Etkileri ve Olası Riskleri

Her tedavi yönteminde olduğu gibi, nöral tedavinin de bazı yan etkileri olabilir. Nöral terapi uygulamaları genellikle güvenli olarak kabul edilse de enjeksiyon bölgelerinde geçici ağrı, kızarıklık veya nadiren enfeksiyon gibi komplikasyonlar görülebilir. Bu tür risklerin en aza indirilmesi için deneyimli ve alanında uzman bir hekim tarafından uygulanması büyük önem taşır.

Nöral Terapinin Başarı Oranları

Nöral tedavi, baş ağrısı olan hastaların büyük bir kısmında olumlu sonuçlar doğurabilir. Yapılan klinik çalışmalara göre, nöral terapi ile tedavi edilen hastaların önemli bir kısmında ağrı şiddetinin ve sıklığının azaldığı bildirilmiştir. Ancak, her hasta için etkili olmayabilir ve bazı durumlarda nöral tedaviye ek olarak diğer tedavi yöntemlerinin de uygulanması gerekebilir.

Sonuç

Baş ağrıları, pek çok insanın hayatını olumsuz etkileyebilen yaygın bir rahatsızlıktır. Geleneksel tedavi yöntemlerinin yetersiz kaldığı veya ilaç kullanımının sınırlı olduğu durumlarda, nöral terapi etkili bir alternatif sunar. “Baş ağrısı nöral tedavi” yaklaşımı, ağrının kaynağına yönelik bir çözüm sunarak sinir sistemini dengelemeyi ve ağrı kontrolünü sağlamayı amaçlar.

Nöral tedavi, ilaçsız ve doğal bir yöntem olarak baş ağrısı tedavisinde önemli bir rol oynayabilir. Ancak, her hasta için uygun olup olmadığına karar vermek için uzman bir hekimle görüşmek ve tedavi planını kişiselleştirmek önemlidir. Doğru şekilde uygulandığında, nöral terapi baş ağrısı çeken hastaların yaşam kalitesini artırabilir ve ağrı yönetiminde önemli bir yardımcı olabilir.

 

Migren Baş Ağrılarında Nöral Terapilerin Kullanımı

Migren, genellikle tek taraflı, zonklayıcı ve şiddetli baş ağrısı ataklarıyla kendini gösteren yaygın bir sağlık sorunudur. Migren atakları sırasında ışığa ve sese duyarlılık, mide bulantısı gibi ek semptomlar da yaşanabilir. Her ne kadar migren tedavisinde geleneksel ilaçlar ve alternatif yaklaşımlar kullanılsa da, son yıllarda “nöral terapi” gibi yeni tedavi yöntemleri dikkat çekmektedir. Bu makalede, “migren nöral tedavi” yaklaşımının nasıl işlediğini ve migren ağrısını hafifletmedeki potansiyel faydalarını ele alacağız.

Nöral Tedavi Nedir?

“Nöral tedavi”, vücudun kendi kendini iyileştirme kapasitesini uyarmayı amaçlayan bir terapi yöntemidir. Almanya kökenli olan bu tedavi, sinir sistemi üzerinde etki ederek ağrı ve fonksiyon bozukluklarının düzeltilmesini hedefler. Nöral terapi, lokal anesteziklerin (genellikle prokain veya lidokain gibi maddeler) belirli sinir noktalarına, tetik noktalarına veya yara dokularına enjekte edilmesiyle uygulanır. Bu yöntemle, sinir sisteminde oluşan elektriksel iletimin düzenlenmesi ve bozulmuş sinyal iletimlerinin düzeltilmesi amaçlanır.

Migren Tedavisinde Nöral Terapinin Rolü

Migren hastaları için nöral terapi, özellikle kronik ve sık tekrar eden ağrılar üzerinde etkili olabilen bir yöntem olarak öne çıkmaktadır. “Migren nöral tedavi” yaklaşımında, baş ve boyun bölgesindeki sinir noktalarına yapılan enjeksiyonlar, sinirlerin normal işlevine geri dönmesine yardımcı olabilir ve böylece ağrı ataklarının sıklığı ve şiddeti azalabilir.

Nöral tedavi, vücutta sinir sistemine yapılan enjeksiyonlarla beyine gönderilen ağrı sinyallerinin bloke edilmesine yardımcı olur. Bu şekilde, migren ataklarının tetikleyici mekanizmaları üzerinde olumlu bir etki yaratabilir. Örneğin, sinir uçlarına yapılan enjeksiyonlar sinir sistemi üzerindeki stres ve gerilimi hafifletebilir, bu da migren ataklarının daha az şiddetli ve daha seyrek yaşanmasına katkıda bulunabilir.

Nöral Terapinin Migren Tedavisindeki Faydaları

 

  1. **Ağrının Hızlı Şekilde Azalması**: Migren atakları sırasında ağrının hızlı bir şekilde azalmasını sağlayabilir. Nöral tedavi ile yapılan enjeksiyonlar, sinirlerdeki düzensiz elektriksel aktiviteyi dengelemeye yardımcı olabilir ve bu sayede baş ağrısının kısa sürede hafiflemesi sağlanabilir.
  2. **İlaçsız Bir Tedavi Seçeneği**: Migren tedavisinde kullanılan bazı ilaçların yan etkileri olabilmektedir. Nöral terapi, kimyasal ilaç kullanmadan doğal yollarla ağrının kontrol altına alınmasını sağlar. Bu da ilaç kullanımından kaçınmak isteyen veya ilaçlardan beklediği faydayı göremeyen hastalar için önemli bir alternatif sunar.
  3. **Kronik Migren Üzerindeki Etkisi**: Kronik migren, ayda 15 günden fazla migren atağı yaşanması durumunu ifade eder. Bu tür migrenlerde nöral tedavi, düzenli seanslar halinde uygulandığında ağrı ataklarının sıklığını azaltabilir ve yaşam kalitesini artırabilir.
  4. **Vücut Dengesini Sağlamaya Yardımcı Olur**: Nöral terapi, yalnızca ağrının tedavisine odaklanmaz; aynı zamanda vücudun genel dengesini sağlamaya da yardımcı olur. Sinir sistemi üzerindeki dengeleyici etkisi sayesinde, diğer rahatsızlıkların semptomlarının hafifletilmesine de katkıda bulunabilir.

Migren Nöral Tedavi Seansları Nasıl Uygulanır?

Migren nöral tedavi seansları genellikle 15-30 dakika arasında sürer ve birkaç hafta arayla tekrarlanabilir. Tedavi, bireysel olarak planlanır ve her hastanın migren atağının şiddetine, sıklığına ve diğer sağlık durumlarına göre özelleştirilir. Enjeksiyonların yapılacağı bölgeler genellikle baş, boyun, omuzlar ve sırt gibi sinirlerin yoğun olduğu alanlardır.

Seanslar sırasında, enjeksiyon yapılan bölge üzerinde hafif bir ağrı veya batma hissi olabilir, ancak bu durum geçicidir ve genellikle kısa sürede ortadan kaybolur. Bazı hastalar, nöral tedaviye ilk seanslardan itibaren olumlu yanıt verirken, bazılarında ise tedavinin etkili olabilmesi için birkaç seans gerekebilir.

Kimler Nöral Terapi ile Tedavi Olabilir?

Migren nöral tedavi yöntemi, özellikle kronik ve tedaviye dirençli migren hastaları için uygun bir seçenek olabilir. İlaç tedavilerinden yeterli fayda görmeyen veya ilaçların yan etkilerinden dolayı alternatif arayan hastalar, bu yöntemi deneyebilir. Ancak, hamileler, ciddi kalp hastalığı olanlar ve lokal anesteziklere alerjisi bulunan kişiler için uygun olmayabilir. Bu nedenle, nöral tedaviye başlamadan önce mutlaka uzman bir hekimle görüşmek önemlidir.

Nöral Tedavinin Yan Etkileri ve Riskleri

 

Her tedavi yönteminde olduğu gibi, nöral tedavinin de bazı yan etkileri olabilir. En yaygın yan etkiler arasında enjeksiyon bölgesinde geçici ağrı, kızarıklık veya şişlik yer alabilir. Çok nadiren, enjeksiyon sırasında sinir hasarı veya enfeksiyon gibi komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Ancak, deneyimli bir hekim tarafından uygulandığında bu riskler oldukça düşüktür.

Sonuç

Migren, yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilen bir sağlık sorunudur. Geleneksel tedavi yöntemleri her zaman etkili olmayabilir ve bazı hastalar farklı çözümler arayabilir. “Migren nöral tedavi” yöntemi, ağrıyı hafifletmek ve atakların sıklığını azaltmak için etkili bir seçenek sunar. Nöral terapi, vücudun kendi iyileşme mekanizmalarını harekete geçirerek, sinir sisteminin dengelenmesine yardımcı olur ve böylece ağrı kontrolü sağlar.

Her migren hastası için uygun olmayabilir, bu yüzden kişisel bir tedavi planı oluşturmak adına doktorla detaylı bir değerlendirme yapmak önemlidir. Nöral terapi, doğal ve ilaçsız bir tedavi seçeneği olarak migren hastalarının yaşam kalitesini artırabilir ve günlük yaşam aktivitelerini daha rahat bir şekilde sürdürmelerine yardımcı olabilir.

 

Boyun fıtığı ameliyatı dikkat edilmesi gereken hususlar

Boyun fıtığı ameliyatı sonrası dikkat edilmesi gereken hususlar, iyileşme sürecinizi hızlandırmak ve komplikasyon riskini azaltmak için önemlidir. İşte dikkat edilmesi gereken bazı noktalar:

  1. İstirahat ve Aktivite Kısıtlamaları:
    • Ameliyat sonrası ilk birkaç gün dinlenmek önemlidir.
    • Ağır kaldırma, ani hareketler ve zorlayıcı aktivitelerden kaçının.
    • Doktorunuzun önerdiği egzersizleri yapın ve fizik tedavi programına uyun.
  2. Ağrı ve İlaç Yönetimi:
    • Doktorunuzun verdiği ağrı kesici ve diğer ilaçları düzenli olarak alın.
    • Ağrınızın şiddetlenmesi durumunda doktorunuza başvurun.
  3. Yara Bakımı:
    • Ameliyat bölgesini temiz ve kuru tutun.
    • Bandajları ve dikişleri doktorunuzun önerdiği şekilde bakım yapın.
    • Enfeksiyon belirtileri (kızarıklık, şişlik, akıntı) görürseniz hemen doktorunuza başvurun.
  4. Beslenme ve Hidratasyon:
    • Dengeli ve besleyici bir diyetle beslenmeye özen gösterin.
    • Bol su içerek vücudunuzu yeterince nemli tutun.
  5. Uyku ve Dinlenme:
    • Yeterli uyku alın ve dinlenmeye özen gösterin.
    • Boyun bölgesini destekleyen uygun yastık kullanın.
  6. Duruş ve Ergonomi:
    • İyi bir duruş ve ergonomi sağlamak için dikkatli olun.
    • Uzun süreli oturmaktan ve yanlış duruşlardan kaçının.
  7. Kontrol Randevuları:
    • Doktorunuzun önerdiği tüm kontrol randevularına zamanında gidin.
    • Ameliyat sonrası iyileşme sürecinizin takibini yapın.
  8. Ruh Sağlığı:
    • İyileşme sürecinde moralinizi yüksek tutmak için stres yönetimi tekniklerini kullanın.
    • Gerektiğinde bir psikolog veya danışmanla görüşmekten çekinmeyin.

Boyun fıtığı ameliyatı sonrası dikkat edilmesi gereken bu hususlar, sağlıklı bir iyileşme süreci geçirmenize yardımcı olacaktır. Doktorunuzun önerilerini dikkate alarak hareket etmeniz önemlidir.

  • Ayağa kalkma ve yürüme
  • Oturma, yeme
  • Yatma pozisyonu
  • Tuvalet ihtiyacı
  • Pansuman
  • Banyo
  • Cinsellik
  • İşe başlama
  • Normal hayata dönüş
  • Boyunluk kullanımı
  • Egzersiz, FTR
  • Ağırlık kaldırma
  • Kontroller
  • Acil durumlar

Hipofiz ameliyatı sonrası dikkat edilmesi gereken hususlar

Hipofiz ameliyatı sonrası dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:

  1. Dinlenme ve İyileşme:
    • Ameliyat sonrasında vücudun iyileşmesi için bolca dinlenmek önemlidir. Doktorunuzun önerdiği dinlenme süresine uymalısınız.
  2. İlaç Kullanımı:
    • Doktorunuz tarafından reçete edilen ilaçları düzenli ve doğru bir şekilde kullanmalısınız. Bu ilaçlar ağrı kesiciler, antibiyotikler veya hormon tedavisi ilaçları olabilir.
  3. Yara Bakımı:
    • Ameliyat bölgesinin temiz ve kuru tutulması gerekir. Doktorunuz yara bakım talimatları verecektir. Yaranın enfeksiyon kapmaması için bu talimatlara dikkatle uymalısınız.
  4. Baş Ağrısı ve Görme Problemleri:
    • Baş ağrısı veya görme problemleri yaşarsanız, bu durumları hemen doktorunuza bildirmeniz önemlidir. Bu belirtiler ciddi bir sorunun işareti olabilir.
  5. Hormonal Değişiklikler:
    • Hipofiz bezi hormonların düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Ameliyat sonrası hormon seviyelerinizde değişiklikler olabilir. Doktorunuz hormon seviyelerinizi kontrol edecek ve gerekli tedaviyi uygulayacaktır.
  6. Kontroller ve Takip:
    • Ameliyat sonrası düzenli doktor kontrollerine gitmek önemlidir. Doktorunuz ameliyat bölgesini, hormon seviyelerinizi ve genel sağlığınızı değerlendirecektir.
  7. Fiziksel Aktivite:
    • Ameliyat sonrası ilk birkaç hafta ağır fiziksel aktivitelerden kaçınmalısınız. Doktorunuz ne zaman normal aktivitelerinize dönebileceğinizi belirtecektir.
  8. Beslenme:
    • Dengeli ve sağlıklı beslenmeye özen göstermelisiniz. Yeterli miktarda su içmek ve besleyici yiyecekler tüketmek iyileşme sürecini destekler.
  9. Enfeksiyon Belirtileri:
    • Ateş, kızarıklık, şişlik, akıntı gibi enfeksiyon belirtileri fark ederseniz hemen doktorunuza başvurmalısınız.
  10. Psikolojik Destek:
    • Ameliyat sonrası psikolojik olarak zorlanabileceğiniz durumlar olabilir. Bu gibi durumlarda bir psikolog veya destek grubundan yardım almak faydalı olabilir.

Her bireyin iyileşme süreci farklıdır ve doktorunuzun size özel önerilerine dikkatle uymalısınız.

  • Ayağa kalkma ve yürüme
  • Oturma, yeme
  • Yatma pozisyonu
  • Tuvalet ihtiyacı
  • Pansuman
  • Banyo
  • Cinsellik
  • İşe başlama
  • Normal hayata dönüş
  • Sümkürme ve ıkınma
  • Kontroller
  • Acil durumlar
  • Burun bakımı

Bel Fıtığında Nokta Atış Tedavisi

Bel Fıtığında Nokta Atış Tedavisi

Bel fıtığı, omurga disklerinin içerisinde bulunan jelin dışarı doğru sızması sonucu omurilik veya sinirlere baskı yaparak şiddetli ağrılara neden olan bir durumdur. Geleneksel tedavi yöntemleri arasında cerrahi müdahale de yer alsa da, günümüzde ameliyatsız tedavi seçenekleri de oldukça etkili sonuçlar vermektedir. Bu tedavilerden biri de nokta atış tedavisidir.

Bel Fıtığı Tedavisi

Bel fıtığı, genellikle bel bölgesinde, omurganın alt kısmında bulunan disklerde meydana gelir. Diskler, omurganın her bir omurunun arasında bulunan yastıkçıklardır ve omuriliği korurlar. Ancak zamanla bu disklerde yıpranma meydana gelebilir ve disk içerisinde bulunan jel kısmı dışarıya doğru sızabilir. Bu durumda omurilik veya sinir kökleri üzerinde baskı oluşarak ağrı ve rahatsızlık hissi ortaya çıkar.

Ameliyatsız Bel Fıtığı Tedavisi

Geleneksel tedavi yöntemlerinden biri olan cerrahi müdahale, ciddi vakalarda gerekebilir ancak çoğu durumda ameliyatsız tedavi seçenekleri tercih edilebilir. Bu seçenekler arasında fizik tedavi, ilaç tedavisi, egzersiz programları ve en önemlisi nokta atış tedavisi bulunmaktadır.

Nokta Atış Tedavisi Nedir?

Nokta atış tedavisi, bel fıtığı ağrılarını hedef alarak çok küçük iğneler aracılığıyla ilaçların doğrudan sinir kökleri veya omurilik yakınına enjekte edilmesini içerir. Bu tedavi, ağrıyı azaltmaya ve sinirlerin şişmesini ve iltihaplanmasını önlemeye yardımcı olabilir. Ayrıca, sinir köklerinin sıkışmasını azaltarak hastanın daha rahat hareket etmesini sağlayabilir.

Nokta Atış Tedavisi Nasıl Uygulanır?

Nokta atış tedavisi, genellikle lokal anestezi altında gerçekleştirilir. Uygulama sırasında, radyolojik görüntüleme teknikleri kullanılarak iğnenin doğru noktaya yönlendirilmesi sağlanır. İğne doğru yere ulaştığında, ilaç yavaşça enjekte edilir ve sinir köklerine veya omuriliğe etkili bir şekilde ulaşır.

Sonuç

Bel fıtığında nokta atış tedavisi, ameliyatsız bir seçenek olarak ağrıların hafifletilmesi ve fonksiyonun geri kazanılması için etkili bir yöntem olabilir. Ancak her tedavi seçeneğinde olduğu gibi, doktorunuzla yapacağınız detaylı bir değerlendirme sonucunda hangi tedavi seçeneğinin sizin için en uygun olduğunu belirlemeniz önemlidir.

 

 

Bel Fıtığında Nokta Atış Tedavisi

Bel Fıtığında Nokta Atış Tedavisi

Bel fıtığı, omurga disklerinin içerisinde bulunan jelin dışarı doğru sızması sonucu omurilik veya sinirlere baskı yaparak şiddetli ağrılara neden olan bir durumdur. Geleneksel tedavi yöntemleri arasında cerrahi müdahale de yer alsa da, günümüzde ameliyatsız tedavi seçenekleri de oldukça etkili sonuçlar vermektedir. Bu tedavilerden biri de nokta atış tedavisidir.

Bel Fıtığı Tedavisi

Bel fıtığı, genellikle bel bölgesinde, omurganın alt kısmında bulunan disklerde meydana gelir. Diskler, omurganın her bir omurunun arasında bulunan yastıkçıklardır ve omuriliği korurlar. Ancak zamanla bu disklerde yıpranma meydana gelebilir ve disk içerisinde bulunan jel kısmı dışarıya doğru sızabilir. Bu durumda omurilik veya sinir kökleri üzerinde baskı oluşarak ağrı ve rahatsızlık hissi ortaya çıkar.

Ameliyatsız Bel Fıtığı Tedavisi

Geleneksel tedavi yöntemlerinden biri olan cerrahi müdahale, ciddi vakalarda gerekebilir ancak çoğu durumda ameliyatsız tedavi seçenekleri tercih edilebilir. Bu seçenekler arasında fizik tedavi, ilaç tedavisi, egzersiz programları ve en önemlisi nokta atış tedavisi bulunmaktadır.

Nokta Atış Tedavisi Nedir?

Nokta atış tedavisi, bel fıtığı ağrılarını hedef alarak çok küçük iğneler aracılığıyla ilaçların doğrudan sinir kökleri veya omurilik yakınına enjekte edilmesini içerir. Bu tedavi, ağrıyı azaltmaya ve sinirlerin şişmesini ve iltihaplanmasını önlemeye yardımcı olabilir. Ayrıca, sinir köklerinin sıkışmasını azaltarak hastanın daha rahat hareket etmesini sağlayabilir.

Nokta Atış Tedavisi Nasıl Uygulanır?

Nokta atış tedavisi, genellikle lokal anestezi altında gerçekleştirilir. Uygulama sırasında, radyolojik görüntüleme teknikleri kullanılarak iğnenin doğru noktaya yönlendirilmesi sağlanır. İğne doğru yere ulaştığında, ilaç yavaşça enjekte edilir ve sinir köklerine veya omuriliğe etkili bir şekilde ulaşır.

Sonuç

Bel fıtığında nokta atış tedavisi, ameliyatsız bir seçenek olarak ağrıların hafifletilmesi ve fonksiyonun geri kazanılması için etkili bir yöntem olabilir. Ancak her tedavi seçeneğinde olduğu gibi, doktorunuzla yapacağınız detaylı bir değerlendirme sonucunda hangi tedavi seçeneğinin sizin için en uygun olduğunu belirlemeniz önemlidir.

 

 

Prof. Dr. Ömür Günaldı: Covid-19 sonrası kanser vakalarında artış gözlendi

Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ömür Günaldı Haberler.com stüdyosunun konuğu oldu. Günaldı, Covid-19 pandemisi sonrası kanser vakalarında artış gözlemlendiğini belirtti.

Haberlercom stüdyosuna konuk olan Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ömür Günaldı, sunucu Melis Yaşar’ın sorduğu “Covid-19 pandemisinden sonra kalple ve beyinle ilgili hastalıkların arttığını görüyoruz. Hem virüs ve hem aşı olarak değerlendirecek olursanız etkisi nedir?” sorusuna “Covid-19 salgını bizi etkiledi. Belki aşılar da etkiledi ama bunu henüz bilmiyoruz. Covid öncesi ve sonrası arasında bir farklılık var.” cevabını verdi.

“DÜNYA YENİ VİRÜSLER BEKLİYOR”

Günaldı, laboratuvar ortamında üretilen yeni virüslerin yayılma tehlikesinden bahsederek “Dünya yeni virüsler bekliyor. Yeni virüsler, laboratuvar ortamında üretilmiş virüsler ve çok tehlikeli çalışmalar var. Bunların dışarıya sızması veya bilinçli olarak insanlığa tehdit olarak sunulması söz konusu olabilir. Bu konuda zaten devlet büyüklerimiz gerekeni yapıyorlardır. Çok tehlikeli gelişmeler de olabilir.” ifadelerini kullandı.

Haberler.com / Berkan Tayfun – Sağlık

EN İYİ DOKTOR SEÇİMİ

            “İstanbul en iyi beyin cerrah”,  “İstanbul en iyi beyin cerrah prof”, “İstanbul en iyi beyin cerrah uzman”.

            Bütün bunları neden yazdım? Hemen sorduğum sorunun cevabına geçeyim. Fakat önce ben bir soru sorayım ve cevabımı okumadan önce kafanızda siz bu soruya cevap verin. Siz veya bir yakınınız herhangi bir hastalığa yakalandığında veya bir ameliyat olması gerektiğinde kendinizi kime emanet  ediyorsunuz? Daha net sormam gerekirse örneğin benim alanımla ilgili bir beyin cerrahi uzmanı arıyorsanız doktor seçiminizi neye göre yaparsınız?

            Google’a “İstanbul en iyi beyin cerrah”,  “İstanbul en iyi beyin cerrah prof”, “İstanbul en iyi beyin cerrah uzman” gibi arama terimlerini yazıp aratır mısınız? Yoksa “İstanbul en iyi beyin cerrah”,  “İstanbul en iyi beyin cerrah prof”, “İstanbul en iyi beyin cerrah uzman” gibi arama kelimelerini instagramda mı aratırsınız? Youtube?

            Öncelikle yapılan araştırmalar göstermiş ki hastaların en çok güvendiği hekimler, daha önce tedavi olup hem tedavisinden hem de iletişiminden memnun kaldıkları olmuş. Bu hekimlere olan memnuniyetlerini çevrelerinde anlattıkları için ve hastanın zorlu süreçlerine şahit olan yakınları da onunla birlikte süreci yaşadıkları için bir başka hastalarının tedavilerinde yine o hekime veya o hekimin referans gösterdiği bir başka hekime güvenmektedirler. Yani kolu komşu tavsiyesi hekim referansında en ön sırada yer almaktadır.

            Peki internet mecrası olayın neresinde? İşte kolu komşudan sonra en çok tavsiye alınan yerin internet olduğu ortaya çıkmış. İnternette en çok kullanılan platformların ne olduğunu soracak olursanız buna araştırmalar hiç tereddütsüz Google diye yanıt bulmuş. Örneğin siz bir yakınınız için beyin tümörü ameliyatı konusunda İstanbul’da emanet edebileceğiniz güvenilir bir beyin cerrahı arıyorsunuz ve ilk yaptığınız iş Google a girip “İstanbul en iyi beyin cerrah”,  “İstanbul en iyi beyin cerrah prof”, “İstanbul en iyi beyin cerrah uzman” gibi anahtar kelimeler yazarak taratmak oluyor. Bu arada sadece doktor aramıyorsunuz. Aynı zamanda hastalığı da merak ediyor ve araştırmaya başlıyorsunuz. Hastalığın ameliyatının nasıl yapıldığını, ameliyattan başka seçenek olup olmadığını, ameliyatın risklerini vs hepsini araştırıyorsunuz. Bunun için en iyi ortam olarak Youtube platformunu görüyorsunuz. Hastalığı hem kısa hem uzun videolarla en net şekilde anlatacağını düşündüğünüz için belki de. Bu arada tüm bu arayışlar neticesinde bazı isimler kafanızda seçenekler arasında yer edinmeye başlıyor. Hemen instagrama girip o isimleri tek tek yazarak kim olduğunu, neler paylaştığını vs özel hayatıyla ilgili paylaşımlarına kadar bakarak o kişileri tanımaya başlıyorsunuz ve hangisinden daha çok elektrik aldıysanız ve hangisi size sanal ortamda da olsa güven uyandırdıysa birkaç seçenek kafanızda netleşiyor ve ulaşabildiklerinizle tek tek yüz yüze görüşerek edindiğiniz izlenime göre karar veriyorsunuz. Hatta özel bir hastanede size önerilen tedavinin gerçekten gerekli olup olmadığını teyit etmek için yoğunluğundan dolayı tedavi sırası beklemeyecek bile olsanız devlet hastanelerindeki hekimlerden de görüş alıyorsunuz. Bütün bu çabalar, yakınınızın iyi olması için gösterdiğiniz saygı duyulacak çabalarınız. Belki herkes bu basamakları uygulamıyor ama günümüz toplumunda bu süreç çoğunlukla böyle işliyor.

            Öyle ise ben bu yazıda size ne önereceğim? Aslına bakarsanız çoğunluğun yaptığı bu davranış şekli genel anlamda doğru fakat bazen kafa karıştırıcı olabiliyor. Örneğin Google arama motoruna “İstanbul en iyi beyin cerrah”,  “İstanbul en iyi beyin cerrah prof”, “İstanbul en iyi beyin cerrah uzman” yazdığınız zaman karşınıza ilk neyin çıkacağını söyleyeyim size. Sponsorlu web siteleri. Yani Google arama motoruna reklam için para verip aramalarda ön sıralara geçmeyi amaçlayan siteler. Tüm bu sponsorlu sitelerin bittiği yerden itibaren göreceğiniz siteler ise belli kriterlere uygun en iyi organize edilmiş içerikler üreten siteler olacaktır. Örneğin bu yazıda “İstanbul en iyi beyin cerrah”,  “İstanbul en iyi beyin cerrah prof”, “İstanbul en iyi beyin cerrah uzman” anahtar kelimelerini altı kez yazarak bu yazıyı internet siteme yükledikten bir müddet sonra gerekli SEO çalışmalarının sonucunu almayı ve taramalarda üst sıralara çıkmayı bekleyeceğim ve sizler benim daha popüler bir hekim olduğumu düşüneceksiniz. Oysa internet ortamıyla hiç ilgilenmeyen, benden çok daha iyi hekimlerin olabileceğini çoğunuz düşünmeyeceksiniz.

            O zaman size doğru seçim kriterlerini vermenin zamanı geldi. Eğer hastanızı İstanbul’da ameliyat ettireceğiniz iyi bir beyin cerrahı arıyorsanız aşağıda sıralayacağım kriterler konusunda emin olun derim:

  • Yukarıda yazdığım araştırma yöntemlerinden olumlu izlenim edinmiş olmalısınız fakat yeterli değil. Örneğin Google yorumları hasta veya yakınlarının yorumları gibi önemlidir fakat unutmayın ki bazıları olumlu yorum sayısını artırmak için profösyonel çalışmalar yürütebilmektedir.
  • Doktor bir yakınınızdan mutlaka tavsiye alın ya da onların doktor çevresinden tavsiye isteyin.
  • Ameliyat olmayı düşündüğünüz hekimi mutlaka çalıştığı hastanede tanıyan sağlık çalışanlarına özellikle hemşirelere sorun. Çünkü o doktoru en iyi tanıyan, hastalarının durumuna, doktorun hasta ile iletişimine en yakından tanık olan kişiler onlardır.
  • Doktorun özellikli ilgi alanlarını araştırın. Bir doktor neyi çok tedavi etmiş ve tecrübe kazanmışsa o hastalık konusunda ona daha fazla güvenebilirsiniz fakat aynı doktor branşıyla ilgili başka bir hastalığın tedavisinde yeterince tecrübe sahibi olmayabilir bunu unutmayın.
  • Doktorun bilimsel ve akademik özgeçmişine bakın
  • Doktor eğer internetten tanıtım yapıyorsa doktora yakışmayan hal ve davranışlar sergiliyorsa, şarlatanlıklar yapıyorsa onu derhal eleyin.
  • En önemli maddeyi en sonda yazıyorum. Herhangi bir olumsuz durumda, komplikasyonda ki her tedavide veya ameliyatta bu olabilir, doktorunuza kolay ulaşabileceğinize emin olun. Yani doktorunuz ulaşılmaz olmasın. Hemen bir telefon uzağınızda olsun. Kendisine veya asistanına her an ulaşabiliyor olun ki olumsuz bir durum geliştiğinde size yardım edebilsin.

Evet kıymetli dostlar. Benim bu yazıda anlatmak istediklerim bu kadar. Herkese sağlıklı günler diliyorum.

 

“Cushing sendromunun tedavisi obeziteden farklıdır”

Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ömür Günaldı, obezite ekseninde cushing hastalığı ve cushing sendromu hakkında bilgi verdi. Obezite rahatsızlığınızın temelinde çözümü çok daha kolay başka hastalıkların olabileceğini belirten Prof. Dr. Günaldı, “Örneğin cushing hastalığı ve Cushing sendromu. Her iki hastalık da kandaki kortizol düzeyinin aşırı yükselmesiyle kendini gösteren en önemli obezite nedenlerinden biri olmasına rağmen tedavisi obezite cerrahisinden son derece farklıdır” diye konuştu.

Medicana Ataköy Hastanesi’nden Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ömür Günaldı, “Kortizolün normal değerlerde olması koşuluyla vücudumuz için hayati derecede öneme sahip en kritik hormonlardan biri. Gün içinde salgılanması ve kan düzeyleri farklılıklar göstermektedir. Bu hormonun vücudumuza faydalı etki göstermesi için böbreküstü bezlerimizin belli bir denge gözeterek bu hormonu salgılaması gerekmektedir. Bazı durumlarda bu denge bozulur ve kortizol aşırı derecede fazla salgılanır. Bu durumlardan biri böbreküstü bezinde kortizol üreten hücrelerin aşırı çoğalmasıyla ortaya çıkan ve cushing sendromu adı verilen iyi huylu tümörlerdir. Bir diğeri ise böbreküstü bezindeki bu hücrelerin kortizol üretmesini uyaran ve hipofiz bezinde yer alıp adreno kortiko tropik hormon adı verilen hormonu salgılayan hücrelerden gelişen iyi huylu tümörler yani hipofiz adenomlarıdır. Bu duruma cushing hastalığı adı verilmiştir” açıklamasında bulundu.

Her iki hastalığın da vücutta olması gerekenden fazla kortizol yüksekliği ile kendini gösterir ve önüne geçilemeyen obezite rahatsızlığı ile karşımıza çıktığının altını çizen Prof. Dr. Ömür Günaldı, “Bu durumda tek sorun obezite değildir. Beraberinde kortizolün neden olduğu pek çok sistemik ve metabolik problem de görülür. Hipertansiyon, kemik erimesi, diyabet, ciltte incelme, kıllanma artışı, sivilcelenme, psikiyatrik problemler vs. bunlardan sadece bazılarıdır” dedi.

Asıl hastalığı tespit etmeden o hastalığın neden olduğu ek hastalıkları tedavi etmeye çalışmak mutlak başarısızlık ve olumsuz sonuçlara neden olacağına değinen Prof. Dr. Günaldı, “Cushing hastalığı belki de bu tip girişimlere verilebilecek en iyi örneklerden biridir. Hastalığa neden olan hipofiz bezindeki bir mikroadenomu basit bir müdahale ile tamamen çözmek varken tek tek hipertansiyon, diyabet, osteoporoz, akne, kıllanma ve obezite gibi ek hastalıkları tedavi etmek mümkün değildir” diye konuştu.

HASTALIĞIN İLAÇLA TEDAVİSİ MÜMKÜN DEĞİLDİR

Obezitesi olan hastaların mutlaka öncelikle endokrinoloji uzmanları tarafından değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Günaldı, “Kortizol yüksekliğine sebep olabilecek stres ve ilaçlar dahil pek çok sebep vardır ve bunların iyi ayırt edilmesi tedavinin başarısı açısından son derece önemlidir. Cushing bulgularının hipofizdeki adenoma bağlı olduğu yani cushing hastalığı tanısı kesinleştikten sonra tedavi süreci tercihen hipofiz konseyi kararı ve takibinde gerçekleştirilmelidir. Ne yazık ki günümüzde bu hastalığın ilaçla tedavisi mümkün değildir ve mutlaka ameliyat edilmesi gerekmektedir. Cushing hastalığına neden olan hipofiz adenomu genellikle çok küçük boyutlu olduğu için hemen hemen tamamı burun boşlukları yoluyla endoskopik yani kapalı yöntemle ameliyat edilebilmektedir” ifadelerini kullandı.

Bazen hipofiz adenomlarında tedavilerde başarı oranlarının düşebildiğini kaydeden Prof. Dr. Günaldı, “Bazen başarılı cerrahilerde bile nüks oranları diğer hipofiz adenomlarına göre daha yüksektir. Ameliyatın başarılı olmadığı durumlarda tekrar ameliyat veya radyocerrahi seçenekleri değerlendirilebilir. Başarılı ameliyatlardan sonra hastalar bir yıl içinde normal kilosuna dönebilmekte, sistemik hastalıklarında ise dramatik düzelmeler gözlenebilmektedir” dedi.

Kaynak : https://www.dha.com.tr/saglik-yasam/cushing-sendromunun-tedavisi-obeziteden-farklidir-2338006